İş ilanlarına baktığımızda çoğu zaman “takım çalışmasına yatkınlık”, “ekip ruhu” gibi ifadeler görürürüz.Karmaşıklığı gittikçe artan projeler giderek daha fazla kişinin bir arada çalışmasını gerektirmektedir.
Etrafımızdaki mühendislik ürünlerine bir baktığımızda birkaç istisna dışında birçok ürünün birden fazla disiplinin bir arada çalışması sonucu ortaya çıkmış olduğunu görürürüz.Örneğin otomobiller tasarımcıların, makina , elektronik, yazılım , malzeme ve kontrol mühendislerinin ortak ürünüdür.Ortaya bir ürün çıkartmak için birçok mühendislik dalının ortak çabası gerekmektedir.
Hal böyle olunca “ekip çalışmasına yatkın olmak” projelerde yer alacak mühendisler için ihtiyaç duyulan kişisel özelliklerden biri oluyor.Peki takım çalışmasına yatkın olmak acaba insanların doğuştan sahip olabileceği bir özellik midir yoksa sonradan kazanılabilinir mi?
Eğer ilk cevabı kabul edersek elimizden pek fazla şey gelmeyebilir.Ancak ikinci cevap için yapılabilecek şeyler var.Bu konu biraz da mühendislerin nasıl yetiştirildikleri ile alakalı.
Mühendislik fakültelerinde ekip çalışmasının uygulanabileceği şeyler ödev çalışmaları, bitirme tezleri ve makaleler olabilir.Ancak genel duruma baktığımızda bunların birçoğunun tek bir kişi tarafından yapıldığını görürürüz.Yurtdışındaki örneklerin aksine ülkemizde birçok bitirme projesi ve yayınlanmış makale tek bir kişinin ürünüdür.Buradan üniversitelerimizde “ekip “ çalışmasının çok da görülmediği sonucunu çıkarabiliriz.
Günümüzde çok farklı alanlar bir araya gelerek yepyeni araştırma konuları doğuruyor : Genetik + Bilgi teknolojileri = Biyoteknoloji , Malzeme bilimi + elektronik = nanoteknoloji vs… Birbirinden çok farklı alanlardaki araştırmacılar ve mühendisler bir arada projeler yürütüyorlar.
İşbirliği alanındaki açıklarımızından bir diğeri de üniversiteler ve sanayi arasındaki kopukluk.Herbiri kendi dünyasında kendi dertleriyle uğraşırken birçok fırsatı da kaçırıyoruz.İşbirliğine en çok ihtiyacımız olan alan da bu sanırım.
Eğer ciddi mühendislik projeleri gerçekleştirmeyi hedefliyorsak takım çalışmasını ve işbirliğini her seviyede ve tam olarak gerçekleştirmek zorundayız.Bu konuda bireylere de kurumlara da görevler düşüyor.Benim aklıma gelen çözümler şunlar:
– Çeşitli mühendislik bölümlerinde okuyan öğrenci arkadaşlar bir araya gelerek çok-disipinli projeler üretebilirler
– Kendilerini sadece bir alanda değil gelecekte işbirliği içinde olacakları muhtemel alanlarda da geliştirebilirler.Örneğin ileride elektronik sistem donanımları tasarlayacak bir mühendis adayı bu donanımlara yazılım hazırlama konusunda da belirli bir temel edinebilir.
– Üniversitelerdeki öğretim görevlileri değişik bölümlerle bir araya gelerek ortak çalışmalar yapabilirler.
– Yine öğretim görevlileri öğrencilerine takım çalışması içinde gerçekleştirebilecek projeler verebilirler.
– Mühendislik fakültelerinde bireyleri iş ortamına hazırlayacak özel dersler açılabilir.
Etrafımızdaki mühendislik ürünlerine bir baktığımızda birkaç istisna dışında birçok ürünün birden fazla disiplinin bir arada çalışması sonucu ortaya çıkmış olduğunu görürürüz.Örneğin otomobiller tasarımcıların, makina , elektronik, yazılım , malzeme ve kontrol mühendislerinin ortak ürünüdür.Ortaya bir ürün çıkartmak için birçok mühendislik dalının ortak çabası gerekmektedir.
Günümüzde birçok disiplinin bir arada çalışarak bir ürün ortaya çıkartması oldukça sıradan bir durum halini almıştır.İşbirliği ve ekip çalışması artık farklı coğrafyalardaki mühendisleri bile içine almıştır.Bugün birçok firmanın dünyanın farklı noktalarındaki araştırma merkezlerindeki çalışanları aynı proje üzerinde çalışmaktadırlar.
Artık bizler de işbirliği ve ekip çalışması kültürünü kendimize kazandırmak zorundayız.Günümüzün hızlı teknoloji yarışında ön sıralarda yer almak istiyorsak başka çaremiz yok.