Geçtiğimiz yıllarda elektronik mühendisliğinde okuyan öğrenci arkadaşlarımıza az da olsa yardımcı olabilmek ve kafalarındaki sorulara cevap verebilmek için “Elektronik mühendisi adaylarına tavsiyeler” adlı bir yazı hazırlamıştım. Bu yazıyla ilgili birçok geri dönüş alıyorum. Tabi ki bu beni oldukça mutlu ediyor.Aldığım geri dönüşlerdeki ortak nokta “gelecek kaygısı”. Elektrik-Elektronik/ Elektronik ve Haberleşme mühendisliği bölümlerinde okuyan mühendis adaylarının ortak sorusu şu: elektronik alanında iş bulabilecek miyiz?
Evet Türkiye elektronik alanında önde gelen ülkelerden değil. Belki de ülkemizde bir elektronik sektöründen bile bahsetmek çok güç. Ama ben o kadar da kötümser değilim. Başta savunma sanayii olmak üzere ülkemizde çok sağlam işlerin yapıldığı iş kolları mevcut. Varlığından haberimiz bile olmayan birçok projede Türk mühendisleri ve teknisyenleri çok başarılı işler çıkartıyorlar.
Üniversite yıllarımda ben de elektronik alanında sevdiğim türden bir iş bulabilecek miyim diye kaygılanmıştım. Bugün birçoğumuz “acaba iş bulabilecek miyiz” diye bu kaygıları yaşıyor. Yaşadığımız ekonomik kriz zaten zor olan şartları iyice zorlaştırdı. Ancak yine de karamsarlığa düşmek için pek bir sebep göremiyorum. Elektronik gibi dünyanın son 50 yılda bu kadar değişmesine sebep olmuş bir alanda hala çok büyük fırsatların ve imkanların bulunduğuna inanıyorum.
Yaşanılan kaygıların en temel sebeplerinden birisi ülkemizdeki “elektronik mühendisliği” eğitimidir. Okul yıllarında bizlere öğretilen hiçbir konuyu “ileride bunları kullanarak birşeyler üreteceğiz, çözümler yaratacağız” duygusuyla öğrenmeyiz. Sanki bize öğretilenler diğer ülkelerde teknolojileri geliştiren mühendislere öğretilenlerden farklı, eksik bilgilerdir. “Teknoloji üretmek sizlerin değil Amerikalı, Alman, İsrailli… vs. yüce(?) beyinlerin işidir” mesajı beyinlerimize kazınır. Bu aslında her alanda içimize yerleşmiş olan “aşağılık kompleksinin” bir ürünüdür. Bu kompleksler çoğu zaman da “yerli” olan herşeyi aşağılamak olarak kendini gösterebilmektedir.
Suçu eğitim sistemine atıp kurtulmak gibi bir lüksümüz yok tabi ki. Burada asıl görev bizlere düşmektedir. Elektronik mühendisleri ve mühendis adayları olarak kendimizi çok iyi yetiştirmek durumundayız ve bunun için öğrencilik yıllarımızda çalışmalara başlamalıyız. Çalışmaktan kastettiğim derslerimiz dışında kendimize değer katmak ve geleceğimizi şekillendirmek adına yapabileceklerimiz. Şunu unutmayalım ki “sektörde ciddi anlamda kaliteli mühendis AÇIĞI” bulunmaktadır. Evet işsizlikten bahsedilen bir ortamda eleman açığından bahsedilmesi kulağa tuhaf gelse de bu bir gerçek. Sorun şu ki üniversitelerin mezun ettiği insan gücüyle endüstrinin talep ettiği insan gücü profili birbiriyle uyuşmuyor. Bu nedenle de diplomalı işsiz enflasyonu yaşanıyor.
Çok bilinen bir sözde söylenildiği gibi “karanlığa küfredeceğimize bir mum da biz yakmalıyız”. İçinizdeki “elektronik” aşkını öldürmemeniz dileğiyle…
[ad#ad-1]