Bugün ülkemizdeki en büyük problemlerden birisi ekonomi ise diğeri de iş piyasasındaki durumdur herhalde. Bakın sadece “işsizlik” demedim iş piyasasındaki sorun dedim. Çünkü durum iş arayanların iş bulamamasından çok daha büyük bir sorunu içeriyor. Sorduğunuz zaman bir çok şirket ve girişimin de aradığı insan kaynağına ulaşamadığını görüyoruz. Burada sadece gömülü sistemler odağında konuyu incelemeye çalışacağım.
Yazdığım yazılar, yaptığım paylaşımlar, çalışma hayatında çalışan, danışman ve eğitmen rolleriyle sektörde tanıştığım bir çok kişi ve firma oldu. Dolayısıyla hem çalışan hem de firmalar tarafında yaşananları çok yakından gözlemleme şansım oluyor. Gömülü sistemler konusunda arayışı arayışı bir çok kişi de zaman zaman bana ulaşıyor. Özellikle son dönemde projelerine gömülü sistem tasarımcısı arayan şirketlerin arttığını görüyorum. Bu sevindirici bir gelişime tabi ki. Ancak işte tam bu noktada zorluklar başlıyor. Burada neden gömülü sistem alanında çalışan bulmanın zor olduğunu ve giderek de zorlaşacağını anlatmak istiyorum. İş arayıp bulamayanlar konusu başlı başına bir yazıyı hak ediyor. Ancak bu konunun temeli de 1. maddeye dayanıyor.
1 – Gömülü sistem gibi alanlardaki yetenekli ve tecrübeli insanlar “doğal” yollarla yetişmiyor.
Eğitim sistemimizin sorunlarına burada girmeyeceğim. Daha önce bir videomda[1] elektronik eğitimi ile ilgili görüşlerimi paylaşmıştım. Türkiye’de elektronik eğitiminde sıkıntılar olduğu çok açık. Dolayısıyla doğal yollarla yani sadece bir eğitim kurumunda bir eğitim alarak bu alanda “yetkin” biri haline gelmek söz konusu bile değil. Aynen bir çoğumuzun ehliyet kursuna gidip ehliyet alıp araba kullanacak durumda olmamamız gibi.
2 – Gömülü sistemler alanı “ortada” kalıyor.
Gömülü sistemler, özellikle de gömülü yazılım konusu bilgisayar mühendisliği ve elektronik mühendisliği ortasında kalıyor. Dolayısıyla elektronik mühendisliğinde donanım ağırlıklı bir eğitimin üzerine yazılım bilgisi ya da bilgisayar mühendisliği gibi yazılım ağırlıklı bir alan üzerine de donanım bilgisini eklemek gerekiyor.

Micheal Barr’ın makalesinden alıntı:
https://www.eetimes.com/document.asp?doc_id=1261676&page_number=2
3 – Yetişmiş insanlar nereden çıkıyor peki?
İşte burada doğal olmayan yollar devreye giriyor. Kendi geçmişime ve alanımızdaki yetkin arkadaşlara baktığımda hepsinin hikayesinin benzer olduğunu görüyorum: Genelde elektronik ve / veya yazılım alanına erken yaşta merak salıp hep bu konunun peşinden gitmiş, bu alanı meslek haline getirmiş ve bu alanın çilelerini çekmiş* kişiler. Tabi ki aldıkları eğitimin de katkısı olmuş olsa da şu anki durumlarını daha çok kendi çabalarına borçlular. Bu türde kişilerin sayısı da tabi ki çok az.
(*Şu videoda stresten tırnaklarımı yerken gençlik hallerimle beni görebilirsiniz 🙂
4- Yetişmek için içinde yetişilebilecek projelerin artması gerekiyor.
Tabi ki birilerinin kendilerini yetiştirebilmesi için çalışabilecekleri iş alanı ve projelerin artması gerekiyor. İşte bu noktada tavuk-yumurta tarzı bir ikilem oluşuyor: Nitelikli projeler geliştiremediğimiz için nitelikli insanların gelişeceği ortamları artıramıyoruz. Nitelikli insanların sayısını artıramadığımız için de nitelikli projeler (ya da ekonomiyi büyütecek projeler) gerçekleştiremiyoruz. Tabi burada birçok başka faktör de devreye giriyor. Önce nitelikli insanın tanımında ve değerinde de ortak bir anlayış oluşturmamız gerekiyor.
5 – Nitelikli kişiler dünyanın her alanında değerli!
Bugün eğer siz nitelikli insanlarınızın değerini bilmezseniz bilecek bir yerler illa ki oluyor. Hele de konu dünyanın merkezine oturmuş olan bilişim, elektronik, gömülü sistemler gibi bir alansa. Günümüzde “yetenek savaşları” olarak adlandırılan bu durum ülkeleri 2 gruba ayırıyor: yetenekleri kendine çekenler ve yetenekleri kendinden itenler. Türkiye’nin hangi grupta olduğunu sizin takdirinize bırakıyorum. Bu konuda da “insan kuraklığı” yazımı okuyabilir ve çektiğim videoyu [2] izleyebilirsiniz. Beyin göçü Türkiye’nin en büyük sorunlarından birisi olacak gibi duruyor.
6 – Talep arzın önünde gidiyor
Elektronik ve bilişim teknolojilerindeki gelişmeler dünyada her alanın ortasına bu disiplinlerin oturmasını sağladı. Artık yazılıma ve elektronik sistemlere dayanmayan hemen hiç bir alan kalmadı diyebiliriz. Ancak formel eğitim sistemlerinde bu alanda çalışmak üzere yetiştirilen insan sayısı talebi karşılayamaz durumda. Bir de üzerinde 1. maddede bahsettiğim “nitelik” sorunu eklendiğinde durum daha ciddi bir hal alıyor.
İşte bu noktada yetenekli insanları kendine çekmek için bir rekabet başlıyor. Örneğin siz “startup’ınıza” yetenekli bir çalışan arıyorsanız karşınızda bu alandaki Aselsan, Tübitak vs… gibi dev kurumlar rakip olarak çıkıyor. Orada çalışan ya da çalışmayı düşünen bir uzmanı hangi şartlarla kendinize çekmeyi düşünüyorsunuz? Özellikle finansman alanında sıkıntıları olan küçük firma ve girişimlerin yetenekli insanları cezbedecek şartlar sunmaları da zor oluyor. Zaten yurtdışındaki örneklere de baktığımızda girişimlerin yetenekli insanları çekmek için maaş dışında hisse opsiyonu ve farklı “teşvikler” sunduklarını görüyoruz. Böyle baktığımızda ekosistemizin henüz çok yolun başında olduğunu söyleyebiliriz.
Burada kendimce gömülü sistemler alanında çalışan arayan şirketlerin bu konuda yaşadıkları zorlukların sebeplerini sıralamaya çalıştım. Çözüm nedir diye soranlar da olacaktır: Emin olun bilmiyorum. Bazı öneriler sunabilirim tabi ki ama takdir edersiniz ki böyle büyük bir problemin çözümü de o kadar kolay değil. Konunun büyük bölümü yine “eğitim” kapısına çıkıyor ancak bu konudaki sorunlarımızı çözmek uzun bir zaman alacak gibi duruyor.
“Yetenek savaşları” çağında ülkemize ve firmalarımıza başarılar diliyorum.
Lütfen siz de yorumlarınızla lütfen katkı verin.
[1] Ülkemizde elektronik eğitiminin durumu
[2] Beyin göçü konusu – İnsan Kuraklığı
Ağzınıza sağlık Coşkun bey.
Emeğinize sağlık Coşkun Hocam, uzun süreli çözüm elbette ki bu alana direkt hitap edebilecek insanlar yetiştirmek. Bundan da önemlisi daha çocuk yaşlardan gençlerimizin, bu tarz alanlara heveslendirmek. Bu alanın derinliğinin farkındalığını yaratabilmek gerekli.