Devrim Arabaları filmini izlediyseniz başlıkta geçen cümleyi duymuşsunuzdur. Bu repliğin nerede geçtiğini tekrar hatırlamak için “Devrim Arabaları” filminden o sahneyi tekrar izleyelim isterseniz.
“Türkiye’de hiç bir başarı cezası kalmaz” sözü kulaklarımıza çok ağır gelse de günümüzde de pek birşey değişmediğini görüyoruz. Bu arada hala “Devrim Arabaları” filmini seyretmemiş mühendis ve mühendis adayı arkadaşlarım varsa mutlaka seyretsinler.
Bahsedeceğim konu “Devrim Arabaları” değil videoda da konusu geçen “uçak fabrikası” ve o fabrikanın kurucusu Nuri Demirağ. Kendisi cumhuriyetin ilk yıllarında ülkemizdeki önemli tren yolu ihalelerini alarak zenginleşmiş ve “Demirağ” soyadını almış bir iş adamı. Ancak belki de ülkemizin gördüğü en üretken iş adamlarından. Nuri Demirağ adını duyardım ve uçak fabrikasından da haberim vardı. Ancak olayların ayrıntılarını öğrenmek için okuyabileceğim kitapları araştırdım ve şu kitabı okumaya başladım:
Kitabın birçok yerini için acıyarak okudum. 1944 Türkiye’sinde bir yolcu uçağının üretilmiş olduğunu görmek ve bugün o uçağın birkaç örneğinini bile hiç bir yerde göremiyor oluşumuz içler acısı bir durum. Kim bilir nasıl bir hınç kaynağı oldu ki ilk modeller bile yok edildi!
Nuri Demirağ tam anlamıyla bir seri girişimci. Sigara kağıdı üretimiyle başlayıp girişimlerini tren yolu yapımı ve havacılık alanında sürdürüyor. Havacılık alanında bugün bile oldukça inanılmaz gelecek başarılara imza atıyor. Havacılıkta sadece üretimle kalmayıp havacılık alanında eğitim verecek bir “Gök Üniversitesi” açıyor. Buradan birçok pilot yetişiyor.
Üretilen yolcu uçağıyla İstanbul’dan Ankara’ya uçuyor. Dikkatinizi çekiyorum bu yapılanlar 1940’lı yıllarda oluyor. Bugün 2014 yılındayız ve biz yerli uçak üretmekten bahsediyoruz. Nuri Demirağ kendi deyimiyle “dünyaya 30 sene erken gelmiş” birisi gerçekten!
Kitapta anlatılanlardan görüyoruz ki ülkemizde bazı alanların geliştirilmesi için kurulan kurumların çoğu zaman tam aksi yönde çalışıyorlar. Çoğu zaman gelişmelerin önünü kesiyorlar. Bunda tabi her zaman olduğu gibi vizyonsuzluk ve çıkarların başka yerlere bağlı olması geliyor.
Kitabı okurken gerçekten hem heyecan hem de üzüntüyü bir arada yaşıyorsunuz. Bu kadara büyük atılımlar yapıldıktan sonra havacılığın ithalata terkedilmiş olması insanın içini acıtıyor.
Nuri Demirağ ile ilgili birçok bilgiye http://nuridemirag.com/ sitesinden ulaşabilirsiniz. Ayrıca dönemin gazete küpürleri de sitede bulunuyor. Paylaştığım kitabı da okumanızı tavsiye ediyorum.
Sahi ya, bize yıllarca öğretilen tarih dersleri içinde neden bu konulardan hiç bahsedilmedi? Belki de bir hikmet vardır burada?
İnsan “eğer Devrim arabası ve Nuri Demirağ’ın uçakları gibi projeler devam edebilseydi bugün otomotiv havacılık alanında nerelerde olurduk acaba” diye sormadan edemiyor.
Bir “babayiğit” yapımcı çıkar da umarım Nuri Demirağ hakkında da bir film yapılır.
“Avrupa’dan, Amerika’dan lisanslar alıp tayyare yapmak kopyacılıktan ibarettir. Demode tipler için lisans verilmektedir. Yeni icat edilenler ise bir sır gibi, büyük bir kıskançlıkla saklanmaktadır. Binaenaleyh kopyacılıkla devam edilirse, demode şeylerle beyhude yere vakit geçirilecektir. Şu halde Avrupa ve Amerika’nın son sistem teyyarelerine mukabil, yepyeni bir Türk tipi vücuda getirilmelidir. ”
Nuri Demirağ, 1936
Kitap: Nuri Demirağ – Türkiye’nin Havacılık Efsanesi Fatih M. Dervişoğlu Ötüken Yayınları
Nuri Demirağ’ın dönemindeki bir başka değerli isim de İstiklal kahramanı pilot Vecihi Hürkuş. Onla ilgili şimdilik geçtiğimiz günlerde “Kardeş Payı” dizisinin başlangıcındaki tanıtımı paylaşmakla yetiniyorum.
Hocam güzel bir noktaya değinmişsiniz,orta öğretim bir yana mühendislik fakültelerinde şimdiye kadar ülkemizde bu alanlarda neler yapıldığına veya neler yapılmadığına dair bilgi veren bir ders bile yok.Ülkemizde her alanda araştırmacı olmak zorunda olan bir nesiliz.Umarım sizin gibiler sayesinde gelecek nesillerimiz daha bilinçli olur.
Kelimeler kifayetsiz. Böyle adamları bulmaya ve duyurmaya devam..
+ Vecihi videosu silinmiş.
Video linkini güncelledim.