Son dönemde ülkemizde önemli bir proje tartışılmaya başlandı: Fatih( Fırsatları Artırma Teknolojiyi İyileştirme Hareketi) Projesi. Proje oldukça kapsamlı olmasına rağmen son dönemde sadece öğrencilere dağıtılacak tablet bilgisayarlar konuşuluyor. Projeyle ilgili ayrıntılı bilgi için MEB Web sitesini ziyaret edebilirsiniz.
Sözkonusu 15 milyon öğrenciye dağıtılacak 15 milyon adet cihaz olunca bu teknoloji üreticisi firmanın iştahını kabartıyor doğal olarak. Apple ve Microsoft firmalarının projeyle yakından ilgilendiklerine dair haberleri medyada duyduk.
Projeyle ilgili önemli bir ayrıntı da hükümetin projede kullanılacak tablet bilgisayarlar için yerli üretim şartı getirmesiydi. Yani ihaleyi yabancı bir şirket dahi alsa bu ürünlerin üretimini Türkiye’de yapması zorunlu olacak. Böylelikle ülkemize büyük bir know-how transferi yapılması ve büyük miktardaki kaynağın yurtiçinde kalması planlanıyor.
Elektronik üretim ve katma değer konusunda çok değişik görüşler zaman zaman ileri sürülüyor. Klasik üretim ve değer yaratma bakış açısından bakıldığında aslında elektronik sektöründe “asıl değerin” nerede yaratıldığı çoğu zaman gözlerden kaçabiliyor. Son dönemde elektrikli araç projeleriyle duyulan işadamı Alphan Manas da bu konuya geçtiğimiz günlerde blogunda yazdığı bir yazıda değinmiş. Yazısında paylaştığı bir haberde iPad ürününden Apple firmasının %40 gibi bir kar marjı elde ettiği ve üretimin yapıldığı Çin’e ürün başına sadece 10 dolar gibi bir miktarın kaldığı belirtiliyor. Yani üründeki asıl gelir ürünün üretildiği ülkeye değil tasarımcı firmaya kalıyordu. Bu demek oluyor ki asıl katma değer üretimde değil tasarım ve pazarlamada elde ediliyordu. Dolayısıyla ürünün Türkiye’de üretilmesi beklenilen kazancı getirmeyebilir.
Tabi burada bu tür bir ürünü yerli firmalarımızın üretmesi gibi bir ihtimal de yer alıyor. Geçmişte Vestel gibi firmaların tablet üretimiyle ilgilendiklerine dair haberler okumuştuk. Her ne kadar bu konuda somut bir gelişme görmemiş olsak da tablet tasarımı ve üretiminin ülkemizde yapılmasının imkansız birşey olduğunu düşünmüyorum. Hatta Fatih projesi ülkemizde elektronik sektörünün filizlenip gelişmesi için bir fırsat da olabilir.
Sözkonusu yerli projeler olunca yerli üretim / yerli tasarım / yerli montaj gibi kavramlar sürekli birbirine karıştırılıyor. Zaman zaman gereksiz bir şekilde “%100 yerli” etiketiyle kamuoyuna sunulan ve aslında öyle olmayan projeler bu konuda halkın güveninin sarsılmasına neden oluyor. Buna bir de “yerli olanı aşağılama” şeklinde ortaya çıkan aşağılık komplekslerimiz de eklenince kendi kendini besleyen bir demotivasyon süreci başlıyor.
Son dönemde ülkemizde hiç olmadığı kadar yerli projelerden bahsedilmeye başlandı: Yerli otomobil, yerli uçak, yerli tablet pc, yerli savaş gemileri… Bu artık teknoloji konusunda sadece tüketici konumunda olmak istemeyen, büyük bir güç haline dönüşmek isteyen ve bunun teknoloji üretiminden geçtiğini anlamış bir ülkenin ayağa kalkma çırpınışları olarak görüyorum ve bir mühendis olarak çok heyecanlanıyorum.
Şunu bilmeliyiz ki dünya üzerinde “%100 yerli” bir proje hemen hemen hiç yok. Hepimizin oyuncağı haline gelmiş teknolojik cihazların içerisindeki komponentler birçok farklı ülkede, birçok farklı firma tarafından tasarlanıp üretiliyor. Herkes kendi katma değerini yarattığı ve uzmanlaştığı alanlarda gelir elde ediyor.
Bu nedenle tablet bilgisayar yapacağız dediğimizde “ama çipi yurtdışından gelecek, ne anladık o işten” şeklinde cümleler kurmanın manası yoktur. Mühim olan ortaya çıkacak ürünlerde kendi tasarımımızın, kendi know-how’ımızın kullanılmasıdır. Yıllardır teknoloji üretiminde oldukça geri kaldığımızdan know-how birikimizin de oldukça kısıtlı olduğu açık. Ancak yurtdışından şirket satınalmaları yoluyla da olabilecek çeşitli yöntemlerle bunu da elde etmek mümkün. Yeter ki kendimize güvenelim ve kendi kendimizi demotive etmeyelim.
Tablet pc projesinden beklediğimiz teknolojik atılımın gerçekleşmesi için bu ürünleri yabancı bir firmanın gelip ülkemizde montajlaması çok da fayda sağlamayabilir. Ama yeterli bir kamuoyu desteğiyle bu ürünlerin ülkemizde geliştirilmesi konusunda firmalar ve kurumlar cesaretlendirilirse büyük bir teknolojik atılımın ilk kıvılcımlarını da yakabilir.
Bu projenin daha çok farklı alanlarda birçok gelişmeyi tetikleyebileceğine inanıyorum. Çünkü oldukça geniş bir alanda potansiyeli içinde barındırıyor. Umarım ülkemiz için en hayırlısı olur…
[ad#ad-1]