Geçtiğimiz hafta karne haftasıydı ve ülkemizde milyonlarca öğrenci karnelerini alarak yaz tatiline başladı.Kimisinin karnesindeki notlar yüksekti,hatta takdir/ teşekkür belgesi almıştı sevindi.Kimisininse zayıfları vardı üzüldü.Öğrencilerin mutluluğunu belirleyen şey karnelerdeki rakamlardı.Tabi ailelerin de…
Peki bütün o karnelerin üzerindeki rakamlar gerçekte ne anlama geliyor? Kimya notu olan bir öğrenci ile 2 olan öğrenci arasındaki fark ne? Kimyası 5 olan öğrenci gerçekten kimyadan hoşlanıyor mu, kimyaya dair herşeyi anladığı için mi bu notu aldı? Yoksa ezberi daha mı kuvvetli? Kimyayla gerçekten ilgileniyor mu? Bu soruları bütün diğer dersler için de sormak mümkün.
Sanırım çağımızda kaybettiğimiz en önemli şeylerden biri de “sorgulama” ihtiyacı.Bırakın böyle bir yeteneğe sahip olmayı , ihtiyaç bile duymuyoruz sorgulamaya.Ve böylelikle bilge filozof Sokrates’in dediği gibi ”yaşanmaya değmeyecek hayatlar” sürüyoruz. ”Sorgulanmayan hayat yaşamaya değmez “ diyor Sokrates…
Geçtiğimiz haftanın bir diğer önemli olayı da ÖSS sınavıydı. 1.5 milyonu aşkın kişi gelecekleri için yarıştılar.Burada ÖSS kalksın mı kalkmasın mı diye anlamsız bir tartışmayı yeniden açmayacağım.Olaya “kalksın veya kalkmasın” açısından bakıyor olmamız bile çözüme zerre kadar yakın olmadığımızın en büyük göstergesi.
ÖSS sınavıyla birlikte ülkemizin en değerli kaynağı olan genç insanları hayatlarının tercihlerini yapacaklar.Kimisinin hayali doktorluk, kimisininki mühendislik, kimininse ekonomist olmak…Ancak büyük bir çoğunluk yine “tutturabildiği” bölümü tercih edecek, ailesinin, çevresinin “gazıyla” ,mesleğin havasından “mühendislik” yazacak… Birçok insan yine hiç ilgisini çekmeyen alanlarda eğitim alacak… Okuduğu mesleği yapmayan/yapamayanlar arasına katılacak.Moral bu bozan bu tablo yine pek değişmeyecek sanırım.
Ülkemizin işsizlik rakamları her geçen gün artıyor.İşsiz kesimin içinde üniversite mezunlarının sayısı da azımsanmayacak kadar çok.Bir yandan da sanayi ve hizmet sektöründe birçok firma kalifiye eleman sıkıntısı çekiyor.Ortada garip bir çelişki var.Görünen o ki üniversitelerimin mezun ettiği kişi profiliyle endüstrinin istedikleri birbirini tutmuyor.
Bir yerlerde ciddi hatalar yapıyoruz.Umarım hatalarımızdan dönmek için geç kalmayız.Çünkü en değerli kaynakları – genç ve dinamik insanları -harcamak için çok kötü bir çağda yaşıyoruz.
Haklısın arkadaşım
genel olarak söylediklerinden yola çıkarak ne demek istediğini çok iyi anlıyorum.
İnan bu söylediklerine katılan hatta bunların çok iyi farkında olan azımsanmayacak kadar çok kişi var ama yönetim mevkilerinde olan birileri ( -ki bunlara dinazor nesil diyebilirsin ) hala kendi bildiklerini veya bilmediklerini dayatmaya devam ediyorlar ve bundan da zevk alıyorlar. Hani patron zalimce bir politika yürütür de, çalışanlarına karşın pişkin bir şekilde güler, para bende güç de bende imasıyla…
Sistemin mantıklı bir şekilde çalışabilmesi için ; yeni aklı başında bilgili bir kuşağın, gerekli yerlerde yönetime geçmesiyle olur, bu şart…
Mesela rektörlerin çoğu ve dünyaya kapalı , internet kullanmasını bilmeyen öğretim görevlilerinin hepsi değiştirilmeli…
Söylenecek çok şey varda tüy kalmadı elden de pek birşey gelmiyor…
Başarılar ,selamlar